18 Nisan 2010 Pazar

ELEST MECLİSİ

NURGÜL AYLİN İÇLİARDIÇ

Cenab-ı Hak ruhları yarattığında
“Elestü bi rabbüküm” , “Ben rabbiniz değil miyim” diye sorduğunda
ruhlar “Kalü bela” “Evet Rabbimizsin” diyerek cevap verdiler.
Allaha iman etmek insanın yaradılış gayesi ve varlık alemi içindeki en önemli eylemidir.
Allaha iman etmek şu üç hususta yerine oturur.
Allah’ı bilmek,
Allah’ı sevmek,
Allah’a ibadet etmek,
Allah’ı bilen,varlığından haberdar olan bizler sevgimizi Allah’ın ve onun elçisinin (s.a.v.) gösterdiği şekilde ibadet ederek kanıtlayabiliriz. Sevgimizi somuta dönüştürebiliriz. Cenabı Hak gönüllerimizde sevgisini görmek ister. Ruhun aynasından kendisini seyretmek ister. O, görünüşte kendisine kulluğu gerekli kıldığı ise de gerçekte gerekli kıldığı yalnızca kullarının cennete girmeleridir.
“Allah kendisine dayananları sever”
(Al-i İmran 159) ayeti gereğince Cenabı Hak sanki şöyle diyor:

“Ey kulum senin kalbin benim bahçem,
benim cennetimde senin bahçendir. “
Ne zaman ki sen bana karşı bahçende cimrilik göstermeyip bilakis benim bilgimi ve sevgimi oraya doldurursan ben sana karşı bahçemde nasıl cimrilik yapar ve seni oradan engellerim. (Fahrüddin-i Razi)

Allahı seven gönüller Allah (c.c.) için dikilmeyi,ayakta kalmayı,zorluklara katlanmayı da sever.
Nitekim Ebu Cehil ve arkadaşları Nedve’de aldıkları karar ile Haşimoğullarını ister müslüman isterse pagan dinine mensup olsun hiç ayırt etmeden cezalandırmaya karar verdiler.Ebu Leheb dışında hepsi oturdukları mahallelerden sürüldüler.Ve kendilerine ekonomik boykot uygulamaya başladılar.Ne sattıklarını aldılar ne de satın almak istediklerinde bir şey verdiler.Hepsine selam dahil kesildi.Evlilik akitleri iptal edildi.Yemin ettiler.Ve bu esasları kaleme aldılar.Bu kötülük metnini Kabe’nin duvarlarına astılar.Ebu Talip vadisine sürülmüş müslümanların hali adeta bir mülteciler kampı gibiydi.Kimisi evini terk ederek akrabalarının bahçesine yerleşmiş,kimisi sokak aralarına çadır kurmuş,kimisi bulabildiği kayaların arasına sığınmıştı.Ebu Talip vadisinden yoksulluk,açlık,kimsesizlik tütüyordu.Bu boykotu delecek kimseleride ölümle tehdit ediyorlardı.Hz.Hatice (r.a.) gibi zenginliği ile ve himayesi ile meşhur bir hanımefendi boykotun son günlerinde açlıktan benzi sararmış ve ancak üst üste vurulmuş yamalarla kendisini örtebilen eski bir elbise ile geziniyor olmuştu.Ebu Talip’in vefatının üzerinden birkaç gün geçtikten sonra Hz.Hatice (r.a.) rahatsızlandı.Kısa zamanda hastalığı arttı.Ve ramazan ayında islamiyet için yaptığı hadde hesaba sığmayan yardımlarla,ihlas ve samimiyetle geçen,kendinden sonrakilere ışık tutacak bir yaşantı bırakarak bu alemden göç etti.Müşrikler açlık ve ağır yoksulluklarla kıvranan müslümanlara bakıp alay ediyorlardı.
Cevap o günlerde inzal olan Hut Suresinin ayetleriyle geldi.
”Sabırlı ol
çünkü Allah güzel iş yapanların mükafatını zayi etmez.(115.ayet)”
Bizlerde islamın doğuşundan bu güne kadar verilen mücadeleleri düşünmeli, göz önünde bulundurmalıyız.Özellikle son yüz yıl insanları içerisinde nice büyük veli zatların çektirilen sıkıntılara rağmen “Kalu Bela “ “Evet Rabbimizsin” diyerek verdikleri sözlerinde sadıkıyetle durup,kulluk vazifelerinden taviz vermemeleri örneğimiz,hedefimiz olmalı.
Hakkın Hatırı yücedir.
Hiçbir hatıra feda edilemez.(Said Nursi )
Sözleri en güzel hayat düsturudur.
Bir kimse sadece tıp fakültesinin doktor yetiştirdiğini bilmekle yada doktorluğu sevmekle doktor olamaz.Doğrudan o fakülteye girip okuması lazımdır.Okumadan doktor olmak isteyen bir lise mezununa “Niçin böyle yapıyorsun,fakülteye girip doktorluk için gerekenleri yapsana”dediğimizde ondan şöyle bir cevap alsak “Sen benim kalbime bak.Benim tıp fakültesine karşı öyle bir inancım ve doktorluğa karşı öyle bir sevgim varki tarif edemem.Yarın kimin doktor olacağını Allah (c.c.) bilir.”İslam’ın gereklerini yerine getirmedikleri halde kalplerinin temiz olduğunu ileri sürerek bu demogoji ile cennet bekleyen kimselerin örneği yukarıdaki gibidir.(Hikmet Pırıltıları - Mehmet Kırkıncı)
Bir evin sahibi o evi uzun zaman terkeder giderse,terkedilen ev kısa zamanda tozlanır,kirlenir,küf kokar.
Sineler Allah’ın özel yeridir.Allah sevgisi ile Aşkı ile dolmayan kalp temiz değildir.Kul kalbine ancak Allah’ın (c.c.) sevdiği şeyleri sokmalı,O’nun çirkin gördüğü kirli şeyleri kalbinden uzak tutmalıdır.
Hz.Osman (r.a.) şöyle demiştir:
“Eğer kalpleriniz temiz olursa Allah’ın Kelamına doymazsınız.”
Kalbini Allah’a bırakan sükunete erişir.Ama kalbini insanlara bırakan hep sıkıntılı hep kaygılıdır.(Yahya Bin Muaz) Sözlerini binler hak vererek hatırlıyoruz.
“Allah tövbe edenleri sever.(Bakara 222)”
Son günlerde medyadan bilgilendirildiğimiz kadarı ile İkbal Gürpınar hanımefendinin son kararı ve yaşantısında yaptığı yeni değişiklikleri destekliyoruz.
“Allah sevdiği kulu kullarına da sevdirir” sözleri ile hepimizin sevgisinin ve dualarının üzerinde olduğunu bilmesini istiyoruz.
“Kim sözünü yerine getirir ve günahtan sakınırsa Allah’ta sakınanları sever.(Al-i İmran 76)” ayeti ile elest meclisinde Rabbimiz ile yapılan kavileşmeye,zorluklara rağmen verdiğimiz söze sadık kalmak temennisi ile.
“Sabırlı ol
Çünkü Allah güzel iş yapanların
mükafatını zayi etmez.(Hut suresi 115.ayet)”

1 yorum: